FETES DES LUMIERES LYON 6-9 ARALIK 2014
Bu tatilimizin
kahramanları, ben, eşim Levent, liseden arkadaşlarım Gizem, Ceren ve Cerenin
arkadaşı Miray. Evet süper bir grup olduk, haydi tatile.
Lyon fikri
Ceren’den çıkıyor. Ceren üniversiteyi Lyon da okudu, kendisi Lyon’u pek sever,
diğer kahramanlar olarak biz hiç Lyon’a gitmedik. Ceren uçak biletini almış
bile, haydi diyor siz de gelin hep beraber gidelim, hem bu tarihlerde Işık
festivali olacak, çok güzel oluyor, kaçırmayalım. Biz dünden razı, tamam diyoruz
hemen biletlerimizi alıyoruz.
Uçak
biletlerinden sonra sıra konaklamayı ayarlamada. 3-4 ay öncesinden otel bakmaya
başlamamıza rağmen, otellerde yer bulamıyoruz, en azından bizim bütçemize göre
ve şehrin merkezinde otel yok. Normal zamanda geceliği 100 Euro olan oda
festival sırasında olmuş 300 Euro.
İmdadımıza
Ceren’in ağabeyinin ve Ceren’in yakın tanıdığı olan Gerhard yetişiyor. İlk akşam Gerhard’ın evinde kalacağız,
sonrası içinse 1+1 daire tarzında bir otel ayarladık.
Bu arada
tatilimizi anlatmaya başlamadan önce biraz da tatil öncesi sohbetlerimizden
birkaç satır eklemek istiyorum. Bu konuşmalar esnasında herkes gerilmişti, ama
şimdi hatırlayınca sırıtıyorum :)
Evet satırlara
gelelim, isim vermiyorum, bunlar sadece ilerde hatırlayabilmemiz için birkaç
küçük ipucu olacak :)
"… da mı gelecek?
Tabiki asla
Benden ayrı takılırsınız söyleyeyim. Hayatta istemem. O gelirse beraber otelde kalırsınız. Ben …. ile takılırım. Gelirse çok net söylüyorum 1 dk beraber vakit geçirmem, varoşlarla işim olmaz!”
Benden ayrı takılırsınız söyleyeyim. Hayatta istemem. O gelirse beraber otelde kalırsınız. Ben …. ile takılırım. Gelirse çok net söylüyorum 1 dk beraber vakit geçirmem, varoşlarla işim olmaz!”
“ Ben arabada
zaten geriliyorum, ve tanımadığım birinin arabasına binmek istemiyorum"
Neyse şuan
bunlara gülüyoruz, ve tatilimizi anlatmaya başlıyorumm.
6 Aralık sabahı, sabah 09:05 uçağıyla Lyon’a uçuyoruz. Lyon Saint Exupéry Havaalanında bizi Gerhard
karşılıyor. Gerhard çok tatlı, nazik ve düşünceli birisi. Vakit kaybetmeden
şehri gezmeye başlayabilmemiz için, valizlerimizi alıp evine götürüyor. Akşam
onda kalacağız.
Havaalanından
şehir merkezine 6 kişilik bir taksiyle gidiyoruz. 50 Euro tutuyor.
Hava soğuk, bizim
her zamanki gibi karnımız çok aç. Karnımızı güzel bir şekilde doyurmak için,
benim Pariste öğrencilik yıllarımda da çok sevdiğim, ama malum öğrencilik, çok
sık gidemediğim, et restoranı olan l’Entrecote'a gidiyoruz. E artık hepimizin
işi gücü var :) Pattes
yiycezz oley
L’Entrecote’un
kapısında uzuuun bir kuyruk bizi bekliyor. Sıra ilerleyip kapıya
yaklaştığımızda, kapıdaki yazıyı okuyoruz. Normalde saat 14:00 e kadar servis
verirlerken, Işık festivali dolayısıyla restoran 14:30 a kadar servis
veriyormuş. Ne kadar düşünceliler diyoruz, biz de ucundan servisi yakaladık.
Türkiye’de böyle bir uygulama olabilir mi? Saat 15:00 te müşteri gelecek ve sen
ona 18:00 e kadar servisimiz yok kusura bakma sonra gel diyeceksin. Oldu canım.
Neyse sonunda bir
masaya yerleşiyoruz, ve afiyetle yemeğimizi yiyoruz. Beklediğimiz sırayı,
soğuğu her şeyi unuttuk :)
L'entrecote |
L'entrecote |
BEFORE |
AFTER |
Saat 18:00 de
Işık Gösterileri başladı, şehir daha da kalabalık oldu. Şehrin tarihi binalarına
yansıtılan ışık şovları, aydınlatılmış parklar, meydanlar, etrafımız ışıl ışıl
şehri geziyoruz ve günün sonunda Gerhardlara gidiyoruz.
Eve gittiğimizde
hemen bir sofra hazırlanıyor, fırından mis kokulu bir lazanya çıkıyor. Bu saate
kadar yemek için bizi beklemişler. Her birimize oda hazırlamışlar, havlular,
çarşaflar… Bu tatlı insanlara ne yapsak az.
Biraz da bizi
misafir eden bu tatlı insanlardan bahsedeyim. Gerhard, Fransızca ve İtalyanca
tercümanlık okurken, Türkçe’ye merak salmış, ve boş vakitlerinde çalışarak
Türkçe öğrenmiş. Orhan Pamuk’un
kitapları da dahil olmak üzere, Türkçeden Almancaya çeviri yapıyor. Gerhard ve
eşi, şehrin curcunasından uzak, bahçeli büyük bir evde yaşıyorlar.
Evlerinde
televizyon yok. Seyredilmese bile ses olsun diye her daim televizyonun açık
olduğu bir ortamda yetiştiğimizden dolayı bu durum bize baya garip geldi. Bizim
için televizyonsuzluk çok radikal bir karar. Ama düşününce aslında ne kadar da
güzel. Ev halkı birbiriyle konuşarak da ses yapabilir :)
Ertesi sabah,
evde çok güzel, keyifli bir kahvaltı yapıyoruz. Sohbet muhabbet derken, Levent
sağolsun, konuyu benim satrançta ne kadar iyi olduğuma getiriyor (yalan).
Sonrasında da Gerhard benimle başlayarak, sırayla hepimizi karşısına oturtup
mat ediyor :)
Bir güzel mat
olduktan sonra vedalaşıyoruz, ve önümüzdeki 2 gece kalacağımız odamıza doğru
yola çıkıyoruz.
Odamız 4 kişilik,
biz 5 kişiyiz, hatta 6 da diyebiliriz çünkü ben 7 aylık hamileyim :)) Evet bu minik detayı da vermiş olduk
böylece.
Odanın anahtarını
teslim eden Emilie’ye, Levent’in bize valizler için yardıma geldiğini
söylüyoruz, ve odamıza yerleşiyoruz. Oda 2 bölümden oluşuyor. Bir yatak odası,
yatak odasında 2 kişilik bir yatak, lavabo ve camdan bir duş var.
Odanın açıldığı
alanda ise mutfak tezgahı, çift kişilik çekyat ve tuvalet bulunuyor. Lavabo yok!
Biri yıkanırken,
odaya başka kimse giremiyor, tuvalate
gitmek isteyen diğer odaya geçmek zorunda kalıyor, sorasında tekrar lavabonun
bulunduğu odaya geçiyor… saçma sapan bir düzen yani. Aşağıdaki linkte odayı
görebilirsiniz.
Festival zamanı
gidilecekse Lyon’a kalınacak yer çok önceden ayarlanmalı.
Odamıza
yerleştikten sonra yine atıyoruz kendimizi sokaklara. Brioche aux praline
buluyorum oleyy, çok seviyorum ben bu hamur işi tatlıyı. Marché des Noel de
geziyoruz, krep yiyoruz, sıcak şarap içiyoruz… Akşam da Ceren’in ağabeyi ve
onun arkadaşı Nazmi ile birlikte yöresel yemeklerin yapıldığı bir Bouchon a
gidiyoruz.
Quenelles de brochet |
Lyon’un yöresel yemekleri pek bana göre değilmiş.
Yemek sonrasında
bırakıyoruz kendimizi ışıklarla süslenmiş kalabalık sokaklara.
Bizim yatak rahatsız. Her harekette gacır gucur, zaten ben göbekten dolayı çok rahat da değilim. Aşağıdaki fotoğrafta bizim çekyatı görüyorsunuz. Çekyatın arkasındaki kırmızı yer, lavabosu olmayan tuvaletimiz oluyor. Dolayısıyla kırmızı bölümde ne olup ne bitiyor canlı canlı dinliyoruz :))
Camekanın arkasındaki bölümde de dediğim gibi camdan bir duşakabin ve kızların yatağı bulunuyor.
Hepimiz çok yorgunuz, haydi yatağa, yarın ola hayrola.
Ceren ve Miray Star Wars müzesine gidiyorlar. Biz de La Part Dieu diye uyduruk bir alışveriş merkezine gidiyoruz. 3. günümüzde Lyon da yapacak şey, gidilecek yer bulamıyoruz.
Buradan İstanbul'a götürmek için şarap, peynir, çikolata, ıvır zıvır alıyoruz. Kızlar da geldikten sonra alışveriş merkezinde bulunan Hippopotamus da yemeğimizi yiyoruz.
Lyon'da son akşamımız. Henüz göremediğimiz ışık gösterileri var. Bu arada festival dolayısıyla toplu taşıma ücretsiz. Aklınızda olsun.
Neyse, Vieux Lyon'da fünikülerle Basilikaya çıkıyoruz. Basilikanın tepesine kocaman bir disko topu kondurmuşlar. Top döndükçe ortalık ışıl ışıl oluyor. Aşağıdaki fotoğrafta Basilika'nın minnacık gözüktüğüne bakmayın, fotoğraf çok aşağıdan çekildi. Yakınından, üzerinde kocaman disko topuyla birlikte Basilika pek heybetli, ve buradan çok güzel, ışıklı bir Lyon manzarası sizleri bekliyor.
Basilika'dan sonra, Fetes des Lumieres kitapçığında en çok dikkatimi çeken ve gitmek istediğim, Jardin d'Hiver, Parc Tete D'Or'a gidiyoruz. Hava yağmurlu, fakat yağmura rağmen park oldukça kalabalık. Parkta değişik ışıklı uçan yaratıklar var. Kitapçıkta ilk gördüğümde, bana renkli yaratıkların yüzdüğü bir su altı fotoğrafını anımsatmıştı. Şimdiyse yakından daha çok uzaylıları andırıyor.
Işık festivalinde, dev binalara yansıtılan ışık gösterilerinden sonra en çok beğendiğim ışık gösterisi Parc Tete D'or oluyor.
Ve bu kısa Lyon seyahatimiz burada bitiyor.
Dönüşte kalan bozuk paralarımızla da Lyon'da çok karşılaştığımız Voisin çikolatalarından alıp merakımızı gideriyoruz. Voisin biraz fazla abartılmış, tatlının her türlüsünü seven bizler, bu çikolatayı pek beğenmedik. Yemeseydik aklımızda kalırdı ama :)
Lyon - Fetes des Lumieres |
Bizim yatak rahatsız. Her harekette gacır gucur, zaten ben göbekten dolayı çok rahat da değilim. Aşağıdaki fotoğrafta bizim çekyatı görüyorsunuz. Çekyatın arkasındaki kırmızı yer, lavabosu olmayan tuvaletimiz oluyor. Dolayısıyla kırmızı bölümde ne olup ne bitiyor canlı canlı dinliyoruz :))
Camekanın arkasındaki bölümde de dediğim gibi camdan bir duşakabin ve kızların yatağı bulunuyor.
Hepimiz çok yorgunuz, haydi yatağa, yarın ola hayrola.
Ceren ve Miray Star Wars müzesine gidiyorlar. Biz de La Part Dieu diye uyduruk bir alışveriş merkezine gidiyoruz. 3. günümüzde Lyon da yapacak şey, gidilecek yer bulamıyoruz.
Buradan İstanbul'a götürmek için şarap, peynir, çikolata, ıvır zıvır alıyoruz. Kızlar da geldikten sonra alışveriş merkezinde bulunan Hippopotamus da yemeğimizi yiyoruz.
Lyon'da son akşamımız. Henüz göremediğimiz ışık gösterileri var. Bu arada festival dolayısıyla toplu taşıma ücretsiz. Aklınızda olsun.
Neyse, Vieux Lyon'da fünikülerle Basilikaya çıkıyoruz. Basilikanın tepesine kocaman bir disko topu kondurmuşlar. Top döndükçe ortalık ışıl ışıl oluyor. Aşağıdaki fotoğrafta Basilika'nın minnacık gözüktüğüne bakmayın, fotoğraf çok aşağıdan çekildi. Yakınından, üzerinde kocaman disko topuyla birlikte Basilika pek heybetli, ve buradan çok güzel, ışıklı bir Lyon manzarası sizleri bekliyor.
Basilika'dan sonra, Fetes des Lumieres kitapçığında en çok dikkatimi çeken ve gitmek istediğim, Jardin d'Hiver, Parc Tete D'Or'a gidiyoruz. Hava yağmurlu, fakat yağmura rağmen park oldukça kalabalık. Parkta değişik ışıklı uçan yaratıklar var. Kitapçıkta ilk gördüğümde, bana renkli yaratıkların yüzdüğü bir su altı fotoğrafını anımsatmıştı. Şimdiyse yakından daha çok uzaylıları andırıyor.
Işık festivalinde, dev binalara yansıtılan ışık gösterilerinden sonra en çok beğendiğim ışık gösterisi Parc Tete D'or oluyor.
Ve bu kısa Lyon seyahatimiz burada bitiyor.
Parc Tete D'Or |
Place de la Republique, Bamboo, La Foret Lumineuse |
Dönüşte kalan bozuk paralarımızla da Lyon'da çok karşılaştığımız Voisin çikolatalarından alıp merakımızı gideriyoruz. Voisin biraz fazla abartılmış, tatlının her türlüsünü seven bizler, bu çikolatayı pek beğenmedik. Yemeseydik aklımızda kalırdı ama :)
Voisin Coussin de Lyon |
İstanbul'a Hoşgeldik :) |
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder