28-29 Temmuz 2012 ASSOS
Bu yaz henüz Leventle bir yere gidemedik. Benim bütün iznimi Amerika’da kullanmam yüzünden de maalesef, gidebileceğiz gibi de gözükmüyor. Ne yapalım, haydi haftasonluğuna bir yerlere gidelim, denize de girebilelim. Assos’a gitmeye karar veriyoruz, hep methini duymuş, ama hiç gitmemiştik.
Cumartesi sabah erkenden yola çıkıyoruz, saat 14.00 civarı oteldeyiz. Otelimiz, Kervansaray. Hem sempatik, hem otantik, lüks değil, fakat temiz. Hemmenn mayolarımızı giyip denize iniyoruz. Buz gibi denize giriyoruz, soğuk denize de bayılırım.
Otelin akşam yemeği çok güzel. Çoğu otelden farklı olarak, açık büfe değil. Mezeler, kızarmış ekmekler, balığınız.. masanıza geliyor, hepsi de pek lezzetli. Denize karşı keyifli bir akşam yemeği oldu. Yemekten sonra, şezlonglarda uzanıyoruz. Yorgunluk geçmek yerine, iyice artıyor, haydi artık uykuya.
Kahvaltıda herşey var, fakat nedense ben o kadar begenmedim, pek lezzet bulamadım. Deniz, güneş derken, tabi tekrar karnımız acıkıyor. Etrafı bir gezelim, bir yerlerde de birşeyler yiyelim diyoruz. Assos turumuz çok kısa sürüyor, küçücük bir yer.Baştan sona gittik, geldik yarım saat. Sempatik fakat azıcık bayık bir yer. Neyse geldik, gördük, pek dinlenemedik ama güzel vakit geçirdik.
Gezerken, waffle tabalası görüp çok mutlu oluyorum, hemen siparişimi veriyorum, fakat ne göreyim, waffle benim bildiğim gibi yumuk yumuk, içi çikolata ve meyve dolu olan waffle değil. Yuvarlak kornet hamurunu pişiriyorlar, üstüne çikoalata sürüyorlar, bir de dondurma koyup, kornet donmadan ikiye katlıyorlar, alın size waffle. Çikolata donuyor, kornet sertleşiyor, içindeki dondurma akıyor, amann hiç beğenmedim.
Son bir kez daha denize girip, dönüş yoluna çıkıyoruz. Assos’u beğendik mi? Beğendik. Bir daha gelir miyiz? Emekliliğimizde neden olmasın.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder