Diyarbakır’dan Mardin’e gidiyoruz. Diyarbakır Mardin arası 90 km. Yolumuzun üstünde Mardin Sultan Seyhmus Türbesi var. Aslında biran önce Mardin’e gidip otele yerleşmemiz gerekiyor. Fakat dayanamıyoruz, türbeyi ziyaret ediyoruz. Umarım dualarımız kabul olur.
Otele geldik. Hilton Garden Inn, yeni açılmış, pırıl pırıl bir otel. Mimarisi de şehre uygun. Oteli her şeyiyle çok beğendik. Ve işte en sevdiğimiz kısım, yemek vakti :)
Cercis Murat Konağı’na gidiyoruz. İstanbul’dakine de gitmiştim, fakat burası farklı, konağın atmosferi insanı etkiliyor. Bakır bir tepsinin üzerinde, yine bakır küçük kepçelerde çeşit çeşit mezeler var. İlk başta kepçeler gözümüze çok küçük geldi, ama açgözlülükmüş, yetti :) Yine bakır bardaklarda, Süryani şarabı. Şarabın tadı da, tatlımtrak ve hafif.
Yemekleri detay detay anlatmayacağım, tamam yemekler güzeldi, tatları bana göre biraz ekşiydi, ama değişikti, bir kere gelmişiz, yedim gitti.
Sözlerini bilmediğim güzel, otantik şarkılar çalıyor. Herkes başlıyor oynamaya, oynamak istemeyenler de haydi zorla sahneye. Ben de el çırpmakla yetinenlerdenim :) Birden garsonlar, işlerini bırakıp başlıyorlar halay çekmeye, ama o kadar mutlular, o kadar tatlılar ki, yüzlerinde hep bir gülümseme, yaptıklarından zevk alıyorlar, o yüzden onları seyretmek de bir o kadar zevkli. Bir de onlara eşlik eden, tipi İtalyan, aksanı Diyarbakır, bir söylentiye göre, Konağın sahibinin oğlu, diğerine göreyse alt kattaki berber. İtalyan berber azıcık sinirli, dansını kimseyle paylaşmak istemiyor, ona eşlik etmek isteyenleri kibarca yerlerine oturtuyor. Haklı, hızlarına yetişmek zor. Hiç bu kadar zevkle halay seyretmemiştim.
Antik Surları, Deyrul Zafaran Manastırını gezdik, Seyri Merdin’de yedik. Yemekten aklımda kalanlar, yine bakır bardaklarda, iç iç bitmeyen buz gibi ayran, ve yemeğin finali, ilk kez yediğim portakallı irmik helvası. (çok güzeldi)
Gezdik, yedik, içtik, artık dönebiliriz. Arabalara doğru yürüyoruz, birden alnımdan aşağı inen bir sıcaklık hissettim. Ve evet, sevgili kuş beni seçmiş, alnım, yanağım, üstüm… buradaki kuşlar da iyi besleniyor anlaşılan. Sağolsun Begüm yardım etti, temizlendim. Temizlik bitti, bir de karşımda ne göreyim, bir sayısal bayisi. Tamam dedim işte budur, oynadık hemen sayısalımızı, şans topumuzu. Ve cepte milyonlar, bindik İstanbul uçağına…
Yeni yazılarını sabırsızlıkla bekliyoruz Zeyno :) internette çığır açacaksın, çok gez çok yaz, hayat böyle güzel..:)
YanıtlaSil